İnsan olmanın yükünü her zamankinden daha ağır şekilde taşıdığımız bir zamanda yaşıyoruz. Her birimizin kavgaları, mücadelesi, yolu farklı görünse de aslında hepimizin arayışı ortak.
Zorluğuyla, hatta bazen zalimliğiyle karşımıza dikilen hayat karşısında yapayalnız olmadığımız inancı.
Bunu bulabilmek her zaman kolay olmuyor kuşkusuz; yoruluyoruz, yıpranıyoruz. Kendimizi unutuyoruz belki böyle zamanlarda, kendi iç sesimize tıkıyoruz kulaklarımızı…
Tam da böyle zamanlarda ihtiyacımız olan şey yanındayım diyen bir ses, “Bu yolları yalnız yürümeyeceksin” diyerek omzumuza konmuş bir el…
Bu bir roman değil, öykü kitabı değil; masal kitabı değil.
Kişisel gelişim hiç değil. Bu bir temas kitabı.
İçindeki yalnızlığa, kalabalığa, seslere, kimliklere, olabildiklerine ve bir türlü olamadıklarına temas eden birinin kitabı.
Bir davet kitabı
İnsanların sadece süslü ve cilalanmış anları paylaştığı (ve gerçeğin her gün daha fazla maskelendiği) günümüzde bu kitap, vahşiliğe ve çıplaklığa bir davettir.
Sahra Hazal Kaleli’nin yazdığı İçimdeki Ben’e Mektuplar’ı okuduğunuzda her birimizin hikâyesinin temelde ne kadar ortak olduğunu görecek ve yolculuğunuzda ihtiyacınız olan o iç sesi duymaya başlayacaksınız.
Sayfa: 256
Kitaptan…
“Gün doğana dek yürüyeceğiz…”
Bu yaşta, bu sende, bu senle geçirdiğin ilk ve son an. Bir sonrakine hepsi değişmiş olacak. Biraz yürüyelim, gel. Rüzgâr alsın götürsün içimizdeki tozları. Sıkışan yerleri açsın, düğümlenen sözleri, donmuş bakışları…Alsın götürsün bulutları. Saçlarımıza, düşlerimize, geçmişimiz eve geçmemişlerimize yağmur yağsın. Gel, tut elimi. Biraz yürüyelim.Havanın kokusunu alıyor musun? Mis gibi…Rüzgâr umuttan bize doğru esene dek, yağmur güneşten mutluluk getirene dek yürüyelim. Yaşamanın baş döndürücü coşkusu tüm hücrelerimizi sarana dek…Bugüne iyice yerleş, bu geceye…Yapılacaklar, çözülecekler, küsülecekler yarına kalsın. Yolculuğumuzu, yağmurumuzu, coşkumuzu hatırla. Gün doğana dek yürüyeceğiz. Yalnız değilsin, hiçbirimiz yalnız değiliz.
Kitap sayfası için iletişim: