Fenerbahçe’de 14’te 14’ün şifreleri: Doğru oyun, uygun oyuncular, eski ve mutlu günler
8 mins read

Fenerbahçe’de 14’te 14’ün şifreleri: Doğru oyun, uygun oyuncular, eski ve mutlu günler

Süper Lig’i geçtiğimiz sezon ikinci sırada bitiren Fenerbahçe, Portekizli teknik direktörü Jorge Jesus’la yolları ayırdıktan sonra anlaştığı İsmail Kartal yönetiminde başladığı 2023-24 sezonunda çıktığı 14 maçın 14’ünü de kazanmayı başardı.

Hareketli bir transfer dönemi geçiren, Arda Güler, Attila Szalai, Mergim Berisha, Diego Rossi, Bruma, Altay Bayındır gibi oyunculardan rekor bonservis bedelli elde ettikten sonra Dzeko, Tadic, Szymanski, Fred, Becao, Livakovic gibi üst seviye futbolcuları kadrosuna katan sarı lacivertliler, UEFA Konferans Ligi ön elemeleriyle açtıkları sezonda bugüne kadar 7 Avrupa, 7 de Süper Lig maçına çıktı.

Ligde son olarak geçtiğimiz hafta 3 gün arayla oynadığı maçlarda Başakşehir’i 4-0, Rizespor’u 5-0 mağlup eden Fenerbahçe, puan kayıpsız liderlik koltuğuna otururken 8’de 8 yaptığı 2009-2010 sezonundan sonraki en iyi sezon açılışını da gerçekleştirmiş oldu.

Deplasmanda çıktığı 3 Avrupa, 3 Süper Lig maçında da kalesini gole kapatmayı başaran Fenerbahçe, bu sezonki 15’inci maçına bugün saat 22.00’de UEFA Konferans Ligi H Grubu’nda Slovakya ekibi Spartak Trnava karşısında çıkacak. Sarı lacivertlilerin 14’te 14 yapmasını sağlayan futbolunu spor yorumcularına sorduk.

‘KARTAL’IN ANLAYIŞI LİG İÇİN JESUS’TAN DAHA UYGUN’

Fenerbahçe’nin bu sezonki en olumlu özelliklerinden birinin rakip boşluk verene dek topu çevirmeye devam etmesi ve ataklarını yarıda kesmemesi olduğunu belirten Onur Özgen, takımdaki taktiksel değişiklerle ilgili, “Geçen sezon bir an evvel rakip kaleye inmek adına topu karanlığa yollayıp duruyorlardı. Bu toplar da karşı hücum olarak dönüyordu. Bu anlamda İsmail Kartal’ın oyun anlayışının en azından Süper Lig için Jorge Jesus’tan daha ideal olduğu söylenebilir” diye konuştu.

‘YERLİLER YENİDEN TAKIMA DAHİL OLDULAR’

“Fark yaratan bir diğer husus ise merkez orta sahaların tavırları oldu” diyen Özgen şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sarı-lacivertlilerin hemen her hücumunda en az bir orta saha oyuncusunun ceza sahasının içinde olduğunu görüyoruz. Sebastian Szymanski ve Fred bu işi mükemmele yakın yapıyor. Ceza sahasına yaptıkları topsuz koşularla rakip savunmaların dengesini çok iyi bozuyorlar.

Ve elbette yerli oyuncular… İsmail Kartal’ın gelişiyle birlikte başta İrfan Can Kahveci ve Mert Hakan Yandaş olmak üzere uzun süredir atıl durumda olan yerli oyuncular yeniden takıma dâhil oldular. Şimdi buna sakatlığını atlattıktan sonra Cengiz Ünder’in de cevap vermesi lâzım. Çok ciddi bir maliyetle Fenerbahçe’ye transfer oldu. Bunun karşılığını verebilmesi şart.”

İrfan Can Kahveci bu sezon forma giydiği 14 maçta 7 gol, 5 asistlik performans gösterdi.

‘OYUN PLANI, UYGUN OYUNCULARLA BİRLEŞTİ’

Fenerbahçe’nin 14’te 14’ünde esas nedenin sahada oynanan oyun olduğunu vurgulayan Suat Başar Çağlan, İsmail Kartal’ın hücumda aceleden ziyade kolektif beceriyi ve paylaşımı öne çıkaran kontrole yatkın bir oyun planı olduğunu ve bu oyun planının uygun tipteki oyuncularla birleştiğini ifade etti. “Bunun da sebepleri var. Ali Koç dönemi boyunca ilk kez Fenerbahçe iki şeyi farklı yaptı” diyen Çağlar şöyle konuştu:

“Birincisi, zaman yönetimi. Süper Lig şampiyonluk adayları çoğu zaman ya plansızlık ya hocanın belli olmaması sebebiyle, ya da ucuza oyuncu bulma motivasyonuyla yaz aylarını transferde bekleyerek geçirirken, Fenerbahçe bu sezon gelecek ve gidecek ana isimleri kısa sürede belirleyip harekete geçti. Bu sayede sezonun açıldığı günlerden itibaren yeni kadronun çekirdeği sahadaydı ve uyum süreci kısaldı. Olası oyun içi aksaklıklar daha erken tespit edildi. Sona kalan transfer hamleleri de (hem gelenler hem gidenler açısından) sahada somut olarak görülen ihtiyaçlara göre yapıldı. Yapılamayanlarda bile neyin eksik olduğunu herkes görebildi.

‘TAKIMI AYAKTA TUTAN İSİMLERE YÖNELMEK DOĞRU ADIMDI’

Diğeriyse gelen oyuncuların profili. Önceki sezonlarda kadro aynı pozisyonda oynayabilecek çok yakın kalitede isimlerle şişirilirken bu sene 9-10 ismin kesin görüldüğü bir 11 yaratıldı. Oyuncu kalitesindeki seviye farklılığı İsmail Kartal’ın kararlarını da kolaylaştırdı ve ‘onun yerine bu oynamalı’ tartışmalarını dindirdi. Öte yandan yeni transferlerde ilk kez anlamlı bir karakter analizi yapılmış görünüyor. Geçmiş sezonlarda yetenekli ama ‘takım oynarsa oynayan’ tipte oyuncular çoğunluktayken bu sezon Dzeko, Fred, Tadic, hatta muhtemelen Livakovic, Djiku ve Becao gibi ‘takımı ayakta tutan’ isimlere yönelmek doğru adımdı. Kulübün uzun süreli şampiyonluk özleminin yarattığı stres çoğu zaman tek kişinin kaldıramayacağı kadar ağır olabiliyor. Bu stresin hoca ve lider karakterli oyuncular tarafından ortaklaşa sırtlanması şu ana kadar hem takım içi hiyerarşiyi hem de taraftarın reaksiyonunu yönetmede daha verimli oldu.”

‘PARÇALAR HEMEN MONTE EDİLDİ, DİŞLİLER ÇALIŞTI, SİSTEM İŞLEDİ’

Yeni kurulmuş kadroların istenilen kimyaya ulaşmasının belli bir süreç istediğinin altını çizen Uğur Vardan, “Bu durum özellikle ‘yarışmacı’ kimliğe sahip takımlar için problem yaratır. Bu aşamada istenilen tablo, süreci en az kayıpla atlatmaktır. Örneğin geçen sezon Galatasaray asıl iskeletine ulaşıncaya kadar özellikle Gomis’in sayesinde ilk adımları galibiyetle kapadı ve lig yarışından kopmadı, sonrasında asli unsurlar devreye girdi ve nihayetinde şampiyonluk geldi” diye belirtti.

Bu sezonun Fenerbahçe’sinin istenilen kimyaya çok çabuk ulaşmış gözüktüğünü belirten Vardan, şunları söyledi:

“Parçalar hemen monte edildi ve dişliler hemen çalışmaya, sistem tıkır tıkır işlemeye başladı. Hem ligde hem Avrupa’da art arda alınan galibiyetler kurgunun başarısını gösterirken takıma da erken bir özgüven aşıladı. Bu aşamada belki şu sorulabilir; bu tablonun yaratılmasında en büyük pay teknik direktörün mü yoksa doğru futbolcuları alıp geniş kadroyu oluşturan yönetimin mi? Eğer şampiyonluk gelirse bu sorunun da pek bir önemi kalmayacak, çünkü camianın en büyük isteği özlemin bitmesi ve o eski, mutlu günlere dönülmesi.

‘KENDİ SIKLETİNDE BİR TAKIMLA HENÜZ KARŞILAŞMADI’

Ama bir de şu şerhi düşelim derim; Fenerbahçe bugünkü Trnava randevusu öncesindeki ‘14’te 14’lük resmi galibiyet istatistiğine ulaşırken kendi sıkletinde bir takımla henüz karşılaşmadı. Bu kadro evet, kâğıt üzerinde rakipler için korkutucu bir hava taşıyor ama bir de Adana Demirspor, Beşiktaş, Galatasaray ve başlangıçtaki konumuna göre kimi transferlerle daha güçlenmiş görünen Trabzonspor gibi takımlarla oynanacak maçların trafiğinin sona ermesini beklemek ve Sarı-Lacivertlilere ilişkin gerçek değerlendirmeyi bu dönemeçler aşıldıktan sonra yapmak sanırım daha mantıklı olacak… Ki bu durum elbette Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve de Adana Demirspor vs. için de geçerli.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir